Kayıtlar

YAĞMUR

Resim
Yağmur. Öyle derinlemesine öyle çekici, öyle özlemli. Yağmur. Sakıncalı baharlarıma temizlik, günahlarıma perde, içime hüzün. Kış gibi değil, bahar gibi değil. Hissiyat hat safhada yüreğim buz gibi. Yağmur. Izdırap merhemi. Ölümsüz benlik ve doyumsuz hatıralar. Pencerem düşük gönlüm uzanamıyor. Bir soğuk iniltide binbir lisan. Yakıcı kavurucu hayatımın kurtarıcısı. Yağmur sen ne güzelsin. Bunca günahıma kefaretmisin? Bunca özlemime yoksa sekaretmisin? Kavuşmalara yakınlaştırsan hani. Yağmur sen ne kadar yakınsın götürsene yine beni. Uzaklara yakın mesafelere araç olsan. Yağmur. Kirli bedenime pakmısın. Canımın yandığını ne de çabuk anladın. Yağmur, göründüğün kadar ıslakmısın? Yıkarmısın beni de bu safsata dünyadan? Sen gönlümün lisanısın konuş benimle. Bak geçmiyor vakit. Ömre ziyanı vermişim nakit. Yağmur götür beni nereye istersen. Bu sancılı mekanın hür solungaçları olayım. Boğulmadan deryalara savur beni. Yağmur nereye gidiyorsun. Hasbühalim büyük. Hani pencere

ZAMAN...

Resim
Sorup soruşturup, aslını astarını yırtıp ve içinde bomboş bir kalıntı bulduğunuz o gizemli ''Zaman"... Nerde diye haykırsan dönüp herkesin baktığı ama bulunamayan. Saklı saklı gülüp hoyratça yüzünüze vuran, somurtunca boğan "Zaman"... Suçlu suçsuz sorgulamayan ama en kısasından layıkını bulduran ya da ahirete bırakıp köşeden izleyen o sinsi "Zaman"... Boşlukları sana koyduran, doluları solduran "Zaman"... Vakitli vakitsiz diyemediğiniz zaten içinde gittiğiniz vagon vagon eklediğiniz "Zaman"... Lakin kimiz kimsiniz kimler dediğimiz zaman, yokuz yoklar yoksuzlar ve hiç bir zaman. O gider siz bakar döndükçe yakar. Volkan olur su olur geçtiğiniz yol olur, baktığınız gökyüzü, eskiden bi bakkal amca vardı olur, ben çocukken olur, oynadığınız halı sahalar söylediğiniz şarkılar olur. Dostlarınızla bir bankta iç geçirip ah edişleriniz, hey gidi günleriniz olur. Acınız olur tatlınız olur ama döndüremeyeceğiniz tek şey odur.

Uçamadan Kırılan...

Resim
Kanatlarını açıp dönünce dünyaya uçmak gibi bir hayal ile atlarsın.  Ama olduğun yerde çakılırsın.  Çünkü ayakların zincirli kanatların kırık.  Ama umut diye bir ihtiyar var.  Sönmüş cigarasına bakıp duran küller içinde bir canavar.  Kendi sarmalında salaklaşan faydasız saçmalık dolu şey.  Hadi dedikçe gitmeyen kalk dedikçe iplemeyen o umut işte.  Uçamıyorum.  Kaldım bu sokaklarda kaldırım gibi.  Basıyor biner biner insanlar.  Elim ayağım kanatlarım.  Uçamıyorum vuruldum her yerimden.  Söyleyeceklerimi çaldılar.  Kaç kalan var ki yardım isteyeyim.  Savaş başlamış savaş bitmiş.  Ben yaralı herkes ölü.  Ve farkında değilim hiçbirşeyin.  Yediğim darbeler kapatmış gözümü.  Her gelenin sırtımda izi var.  Kahpeliği kazıdılar kemiklerime.  Ben yalnız ben uçamayan ben kırık ben göz yaşı esiri.  Tutun elimden benimde.  T utun güleyim.  Yanıyor her yanım.  T utun kolumdan ve deyin bu mutluluk senin.  Bu mutluluk senin...

GİDEN DÖNMEYECEK

Resim
Bu gün bir daha anladım giden hiçbir vakit dönmeyecek. . . Beyninde yaşadıkların bir cinayet gibi kalıp vicdan rehberiyle her gece seni ziyaret edecek.  Şehir sessizliğinde böğürürken kanatların özgürlüğüne götürmeyecek.  Bir kıvılcımla yanmasını temenni ettiğin her düşüncen seni dönüp dönüp pişirecek.  Ve anlayacaksın giden geri gelmeyecek.  Somut varsayımlar kurup uygulama da aceleci olacaksın.  Lakin kitaplarda geçmeyen cümleler seni durduracak.  Adım adım kehanetini bastırmaya çalışıp burnunun dikine yürüyeceksin.  Ama yol dikenli olacak yol kıvrımlı ve her an kazaya davet çıkaracak.  Sana çarpıp kaçacaklar ve giden hiç geri dönmeyecek.  Isırıp dudaklarını ben ne yaptım Allahım dediğinde herşey susacak.  Sıralanacak dert yanan beyninde acıklı mısraların.  Durmasını kaçmasını defolmasını temenni edeceksin.  Ama giden hiç ama hiç dönmeyecek... Yusuf Özdemir

KADER

Resim
Her sabah gözümü açıyorum hiç uyumamış gibi. Hazırlanıp kahvaltı etmeden koşuyorum işe. Caddeden birkaç poğaça alıyorum. Sonra çayımı demliyorum. Ama sonra geçmiyor işte. Çalışmak yalnızlığı yok etmiyor. Kafam dağılsın dediğim her şey beynimi yiyor. Öyle çok şey kaçırmışım ki hayatta tam durduğum yer kayıyor. Sana burası bile layık değil dercesine. Kimine göre şanslıyım ama bana göre. Sağlığımız var çok şükür. En büyük tesellimiz bu lakin ya ruhum. O ne alemde. Sorularla sıvadım tüm hayatımı. Düşüncelerim dostum hayallerim ise sükutum. 150 200 kelimeyle çeviriyorum günü. Hep aynı iyidir kardeş senden naber. İyi değilim ulan ne yapacan. Var mı çare sende. Söyle kardeş bi bok düzelmiyor. Hata kimde nerde. Kader mi ? Evet. Kader. Biz inananların ama uygulamayanların son cümlesi. Kader. Her hayalin her yaşamın son cümlesi. Gecelerin bitmesi gündüzlerin öylesine geçmesi. Saçlarının dökülmesi ve tüm yaşananlar evet kader. Burada susmak yakışıyor. Burada durmak bütün hayatı taşıyor. Ger

Hüzün

Hüzün. 4 kutubu dertli bir ada. O ki sonbaharın sevgilisi. Acıklı bir film tadında hiç güldürmeyen. Hüzün. Israrlı bir mitoloji. Taa geçmişinden gelip ömrünü delen. Hüzün. Sakız kıvamında beyninde dönüp seni deli eden. Mahalle karısı gibi seni didik didik eden. Hüzün. Ömrünün El Ninosu. Hatıralarla yıkıp döven. Hüzün. Türkülerin atası şarkıların şifası. Sazların teli. Hüzün. Sus sesi, kal işareti, dağıl denklemi, surat ekşisi, göz damlası, saç beyazlamas,  kalp sektesi. Hüzün. Ağlatır hüzün saldırır hüzün bağırtır hüzün ulan hüzün öldürür... Yusuf Özdemir

Sana Ne...

Sana ne dünya sana ne. Kaybetmişsem sana ne. Yaşlanmışsam sana ne. Sana ne ulan saçımdaki beyazdan sana ne yüzümdeki kırışıklardan. Yaşlanıyorum işte. Bunca yaş elde var sıfır. Sana ne kazanamadım. Boş işlerin altında milyon yıllık ameleyim. Mutluluk maskesinin cahil cühelasıyım. Sana ne ulan gitti işte hepsi niye soruyorsun. Kaybettim işte. Ne zaman kaldı ne gelecek. Sıkıştım 2 duvar arasına . Ulan dünya git başımdan döndürme beni. Bak şaşırtmıyorsun herzaman ki gibi. Nice sultan gitmiş ben mi kalırım. Sana ne ulan ölüyorsam. Sana ne yolun yarısı bile kalmamışsa. Bir dakika bir saniye hangisi. Nefes kadar yakına gelmiş haberin mi var. Ölüm işte tertemiz taptaze. Oysaki insan çürük. Dili çürük, türü çürük. Sana ne işte yesinler ne varsa. Benim yarım gitmiş yarısı çürük. Sus ulan sus. Bu sessizlik benim hikayem... Yusuf Özdemir